Nasrettin Hoca’nın bir
tefeciye borcu varmış. Adam sıkıştırıp duruyormuş, sonunda evinin kapısından
ayrılmaz;
-
Kadıya
gideceğiz, diye yakasına yapışır olmuş.
Hoca,
bıkıp usanmış.
-
Tama,
demiş, mahkemeye gideriz ama, ben çok yoksul düştüm. Bu
Kılıkta Kadı Efendinin karşısına
çıkamam. Ödünç olarak bana yaraşır bir kürk ver, gidelim…
Tefeci
boyun eğip kürkü getirmiş. Bu sefer Hoca:
-
Bir
de at isterim, demiş. Mahkemeye eşekle gidemem, dava bitsin atı
Geri alırsın.
Tefeci
atı da getirmiş. Kadı’nın yanına varmışlar, tefeci alacaklı olduğunu söyleyince
Kadı, Hoca’ya dönmüş:
-
Bu
adamın dediği doğru mu?
Hoca
da:
-
Bu
adam hem açgözlüdür, hem de yalancıdır, utanmasa sırtımdaki
Kürke bile sahip çıkar:
Tefeci
hemen ortaya atılmış.
-
Evet, Hoca’nın sırtındaki kürk de benim, demiş.
-
Böyledir
bu adam, demiş Hoca. Bu gidişle dışarıda bağlı atıma da sahip
Çıkar.
Tefeci
dayanamaz:
-
Evet,
evet o da benim, deyince Kadı öfkelenmiş:
-
Aaaaa,
bu kadarı da fazla, yıkıl karşımdan, diyerek tefeciyi kovmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder