Nasrettin
Hoca, bir akşam karısı ile konuşurken şöyle demiş:
-
Hanım,
yarın hava iyi olursa ormana oduna, açık olursa tarlaya gideceğim.
Hoca’nın
karısı bu sözleri duyunca çıkışmış:
-
Efendi,
İnşallah de!
Hoca
bu sözlere sinirlenmiş.
-
Niçin
İnşallah diyeyim ki, hanım. İki işten biri mutlaka olacak, ya o, ya bu.
Ertesi
gün, havanın yağmurlu olduğunu gören Hoca ormana gitmek üzere sabah
erkenden
koyulmuş yola. Bir süre gittikten sonra yolda bir askere rast gelmiş. Atın
üzerindeki asker Hoca’ya seslenmiş:
-
Bana
bak baba, Susuz köye nerden giderim?
Hoca,
ilgisiz ve isteksiz bir şekilde:
-
Bilmem,
demiş.
Asker
yoluna devam etmek isteyen Hoca’yı bırakmamış ve elindeki kamçısıyla bir
Kaç defa
şiddetle vurduktan sonra bağırmış:
-
Seni
gidi hain ihtiyar seni! Bilmezsin ha! Çabuk düş önüme! Sen beni ta o köye
Kadar
götüreceksin!
Hoca bu emri yerine getirmezse
başına neler geleceğini düşünerek askerin önüne düşmüş ve hayli uzakta bulunan
köye kadar götürmüş. Fakat vakit bir hayli geç olduğu için artık ormana
gidememiş. Doğruca evine gelmiş. Kapıyı çalınca karısı içerden seslenmiş:
-
Kim
o?
Hoca
da suçlu suçlu karşılık vermiş:
-
İnşallah
benim hanım, aç kapıyı!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder