Günün
birinde tüccar ölmüş. Bütün serveti oğluna kalmış. Delikanlı bir gün bile
çalışmamış. Çılgın gibi para harcamaya başlamış. Altınları zevk için etrafa
saçıyormuş.
Sonunda
serveti tükenmiş. Tembel genç beş parasız kalmış. Yaptıklarından çok pişman
olmuş. Ne yapacağını kara kara düşünmeye başlamış.
Bir gün
delikanlının arkadaşı ona bir sandık armağan etmiş. Bu sandık sihirliymiş.
Kilidine basınca uçuyormuş. Delikanlı sandığa binip uzaklara gitmeye karar
vermiş.
Delikanlı
sandığın içine girmiş. Kilide basmış. Sandık bir anda havalanmış. Dağların,
ovaların, kentlerin üzerinden uçmuş. Sonunda bir ormana inmiş. Delikanlı,
sandığı bir ağacın altına saklamış. Sonra da yürüyerek şehre gitmiş.
Delikanlı
yolda yaşlı bir kadınla karşılaşmış. Biraz sohbet etmişler. Yaşlı kadın
prensesten söz etmiş. Onun çok güzel olduğunu söylemiş. Delikanlı prensesi
merak etmiş. Kadına veda edip sandığın yanına dönmüş.
Gece
olunca sandığa binmiş. Doğruca saray gitmiş. Gizlice prensesin odasına girmiş.
Prenses, delikanlıdan hiç korkmamış. İkisi çok iyi anlaşmışlar. Geç saatlere
kadar sohbet etmişler. Sabaha karşı delikanlı sandığa binip ormana dönmüş.
Tüccarın
oğlu, ertesi gün hep prensesi düşünmüş. Onu yeniden görmeyi çok istiyormuş. O
da saraya gitmeye karar vermiş. Bu kez padişah ile de tanışacakmış. Padişah
öykü, masal dinlemekten çok hoşlanırmış. Ona gezdiği, gördüğü yerlerden söz
edecekmiş. Güzel masallar anlatacakmış. Padişahın kendisini seveceğinden eminmiş. Sihirli sandığın ona şans
getireceğine inanıyormuş. Bu sandık sayesinde her işi yolunda gidecekmiş.
Delikanlı
bildiği bütün masalları kuşlara, ağaçlara anlatmış. Bir şelalenin yanına
gitmiş. Masalları bir kez de burada tekrarlamış. Padişahın huzurunda yanlış
yapmamak için hazırlanıyormuş.
Akşam
olmasını sabırsızlıkla bekliyormuş. Prensesi
tekrar göreceği için çok
mutluymuş. Sonunda hava kararmış. Delikanlı sandığa binip saray gitmiş.
Sarayda
padişah ile tanışmış. İkisi çok iyi anlaşmışlar. Padişah:
-
Kızım senden çok söz etti. Şimdi bana güzel bir
şeyler anlat bakalım, demiş.
Delikanlı kibritle ilgili bir
masal anlatmış. Padişah masalı ilgiyle dinlemiş. Masal bittiğinde
delikanlıyı tebrik etmiş. Sonra bir masal daha istemiş.
Delikanlı
bu kez, iki kap ile ilgili bir masal anlatmış. Kaplardan biri bakır, diğeri
toprakmış. Padişah sesini çıkarmadan dinlemiş. Bu masalı da çok beğenmiş.
Padişah delikanlıyı çok sevmiş.
Delikanlının
şansı iyi gitmeye başlamış. Bunların sihirli sandık sayesinde olduğuna
inanıyormuş.
Padişah,
iki genci yanına almış.
-
Delikanlı seni sevdim, demiş. Kızımla evlenmeni
istiyorum.
Tüccarın oğlu buna çok sevinmiş.
Hemen düğün hazırlıklarına başlamış.
Düğün gecesi bütün kent süslenmiş.
Havai fişekler patlatılmış. Ortalık gündüz gibi aydınlanmış
Tüccarın oğlu sandığa binip şehrin üzerinde tur atmış. Şehir
halkını selamlamış. Daha sonra sandığı orman götürüp saklamış.
Ertesi
sabah delikanlı ormana gitmiş. Bir de ne görsün! Bir havai fişek kıvılcımı
sandığı yakmış. Kül etmiş. Delikanlı üzüntüsünden ağlamaya başlamış.
-
Sandık olmadan hiçbir şey yapamam, demiş.
Prenses beni artık sevmez.
Delikanlı saraya dönmemiş.
Sandık olmadan prensesin onu sevmeyeceğini zannetmiş.
Oysa yanılıyormuş. Sandık,
prenses için önemli değilmiş. Prenses onun kendisini seviyormuş.
Günlerce delikanlıyı beklemiş. Gece gündüz sarayın
balkonunda yolunu gözlemiş.
Tüccarın
oğlu ise şehir şehir gezmeye başlamış. Gezdiği yerlerde çocuklara masallar
anlatıyormuş. Pek çok ülke gezmiş. Ama prensesi hiç unutmamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder