6 Temmuz 2013 Cumartesi

PİNOKYO


        
 
            Eski zamanların birinde, dağdaki bir kulübede yaşlı bir oduncu yaşardı. Bir gün, tahta parçasını kesmeye çalışırken duyduğu sesle irkildi: “ Dikkatli ol, kesmeye devam edersen canımı acıtacaksın!” Hayretler içinde kalan oduncu, elindeki kütüğü marangoz arkadaşı Geppetto Usta’ya götürdü. Aldığı bu hediyeye çok sevinen Geppetto Usta,
            Büyük bir intizamla kütüğü işledi ve güzel bir kukla yaptı.
            Kukla hareket etmeye başladığında, Geppetto hayretle ona alışmaya çalıştı. Kuklasına Pinokyo adını verdi. Ona oğlu gibi davranıyordu.
            Pinokyo’nun okula gitme zamanı geldi çattı. Pinokyo, okuyacağı alfabe kitabını satın alabilmek için ceketini sattı. Bu azmi gören Geppetto Usta onu okul yolladı. Okulda uslu duracağına dair onda söz aldı.
            Ancak sözünü tutamadı. Kukla tiyatrosuna gitmeye karar verdi. Gösteriyi izlemek için de alfabe kitabını sattı.
            Pinokyo, eve dönerken dolandırıcı kedi ve tilkiyle karşılaştı. İyi niyetli Pinokyo’yu, parasını sihirli bir yere gömerse, kısa sürede üzerinin altınla kaplı bir ağacın büyüyeceğini söyleyerek kandırdılar.
            Hep birlikte karınlarını doyurmak ve dinlenmek için küçük bir hanın lokantasına girdiler. Pinokyo sabah uyandığında, dolandırıcıların hesabı ödemeden  kaçtıklarını farkına vardı.
            İyi kalpli peri, Pinokyo’nun yaralarını sardıktan sonra, onu denemeye kalktı. Paralarının nerede olduğunu sordu. Pinokyo da ona bir sürü yalan sıraladı. Her söylediği yalanda, burnu biraz daha uzuyordu.
            Eve doğru tekrar ilerlerken, haydutlarla karşılaştı. Haydutlar, Pinokyo’nun üstüne saldırdı. Birden, iyi kalpli bir peri ortaya çıktı ve Pinokyo’yu iyileştirmek için yanına aldı.
            İyileştikten sonra, yolda bir kez daha kedi ve tilkiyi gördü. Daha önce başına gelenlerden ders almadığı için paralarını sihirli bir yere gömmesi gerektiği konusunda yeniden ikna oldu. Cebinde kalan paralarını toprağa gömdükten sonra evine döndü. Aradan kısa bir süre geçince paralarını gömdüğü yere gitti. Altın paralarla dolu bir ağacın büyümesini beklemeye başladı. Paralar yerinde yoktu. Kediyle tilkinin, paraları çaldığını anladı.
            Umutsuzluğa kapılarak her yerde iyi kalpli periyi aradı, ama onu bir türlü bulamadı. Deniz kenarına geldiğinde, sandalın içinde akıntıya kapılan biri olduğunu gördü. Dikkatle baktı, onun Geppetto olduğunu fark etti. Geppetto, oğlu kayıplara karıştığından beri her yerde Pinokyo’yu arıyordu. Pinokyo, onu kurtarmak için hemen suya atladı. Akıntının etkisiyle kendini bir adada buldu.
            Bu adada balıkçılar yaşıyordu ve Pinokyo çalışmayı kabul etmediği için onun karnını doyurmuyorlardı.
            Pinokyo’nun karşısına saçları beyazlamış ihtiyar bir kadın çıktı. Onu eve davet etti. Su sürahisini doldurmasına karşılık karnını doyurdu. Aradan birkaç gün geçti. Pinokyo, babasını düşünüyordu. Duyduğu üzüntü ve pişmanlıktan gözyaşları bir türlü dinmiyordu.
Karnını doyuran ihtiyar kadın, aslında iyi kalpli periden başkası değildi. Pinokyo’ya yardım etmek istiyordu. Ama ilk önce, ondan okula gidip uslu duracağına dair söz aldı.
            Pinokyo’yu, zor da olsa okula kabul ettiler. Arkadaşları da zamanla  kabullendiler onu. Pinokyo sınıfın en yaramaz çocuğuyla arkadaş olmuştu. Arkadaşı, Pinokyo’yu oyuncaklar ülkesine gitmeye ikna etti.
            Bir kaç ay boyunca Pinokyo kendini çok mutlu hissetti. Gün geçtikçe kulakları uzadı ve kuyruğu çıktı. Artık, bir eşeğe dönüşmüştü. Onu pazarda sattılar ama bir süre sonra sahipleri bir işe yaramadığını düşünerek, onu denize atmaya karar verdiler.
            Suya girince, içinde hapsolduğu eşek bedeni, balıklar tarafından silip süpürüldü ve Pinokyo kendini kurtarmak için yüzmeye başladı. Dalgalar arasında yüzerken, koca bir köpek balığı Pinokyo’yu gördü ve tek bir lokmada onu midesine indirdi.
            Köpek balığının dişleri arasından kaçarak doğrudan midesine inen Pinokyo, burada bir sürprizle karşılaştı. Babası Geppetto da balığın karnındaydı. İkisi de birbirini görünce çok sevindi. Şans eseri, Pinokyo köpek balığının uyuyakaldığını fark etti. Bunun üzerine, Geppetto’yu köpekbalığının keskin dişleri arasından geçirerek, karaya ulaşmaya çalıştılar.
            Suda uzun bir süre yol aldıktan sonra buldukları yakın bir eve sığındılar. Orada dinlenirken uykuya daldılar. İyi kalpli peri, rüyasında Pinokyo’ya,” Pinokyo, sen iyi bir çocuksun. Artık dersini aldığına göre, diğerleri gibi gerçek bir çocuk olacaksın!” dedi. Pinokyo, uyanır uyanmaz aynaya koştu. Yaşıtları gibi sağlıklı, beyaz tenli bir çocuk oldu. Sevinçten yerinde duramıyordu. Babasını uyandırdı. Baba oğul birbirlerine sarıldılar ve o andan itibaren bir daha hiç ayrılmadılar.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder